3 Şubat 2014 Pazartesi

Gümüşhane İli Hakkında Genel Bilgiler

GÜMÜŞHANE İLİ HAKKINDA GENEL BİLGİLER:
Yüz ölçümü : 10.227 km²
Nüfus : 169.375 (1990)
İl Trafik No : 29
Doğu Anadolu ile Karadeniz Bölgesi arasında, Çin-Trabzon Tarihi İpek Yolu Güzergahı üzerinde, tarih ile doğal güzelliklerin kucaklaştığı, zengin Gümüş Madeni ocaklarından dolayı Gümüşhane adını taşıyan bir ildir.
Gümüşhane Milattan Önce 3000 ‘ lere uzanan tarihi içerisinde bir çok uygarlıklara ev sahipliği yaparak bu kavimler mozaiğinin izlerini günümüze taşımaktadır.
Denize 100 km. uzaklıkta olan ilin klima özelliğini sahip havası, sahip olduğu eşsiz doğal güzellikleri, yer altı resim sergisini andıran zengin oluşumlu mağaraları, 450 ‘ ye yakın yaylası, çok sayıda antik kentleri, doğal park alanları,zengin flora ve faunası bakir bir turizm potansiyeline sahiptir.
İLÇELER
Gümüşhane ilinin ilçeleri; Kelkit, Köse, Kürtün, Şiran ve Torul’dur.
Kelkit : Gümüşhane’nin en büyük ilçesi olup, sınırları içinde önemli tarihi yerleşme merkezleri bulunmaktadır. Bizanslılar tarafından kurulan şehirde kalıntıları, surları kiliseleri, su yolları ve kanalları; kabartma eserler ve heykeller bulunmuştur.
Kürtün : Harşit çayı kenarında Tirebolu-Torul transit karayolu üzerinde kurulmuş, son derece dağlık araziye sahip bir ilçedir.Kürtün İlçesinin çevresi yeşil ormanlık alanları ile adeta bir orman denizi görünümündedir.
Köse : İlçe kuşaktan kuşağa geçen ve halen önemini koruyan zengin bir mutfak mirasına sahiptir. Evelek dolması, kelem dolması, siron, fıt fıt haşılı, ve pirinçli börek yörenin damak zevklerini sembolize etmektedir.
Şiran : Tomara Şelalesi Şiran İlçesi’nin güney batısındaki Seydi Baba Köyü’nde yer almaktadır. Şelalenin suları, tepe yamacından kayaların arasından ve yer altından çıkarak yere dikey olarak akmakta ve yatağını oluşturmaktadır.
Torul : Harşit Çayı etrafında kurulmuştur. Torul ilçesi turizm bakımından oldukça zengindir. Karaca Mağarası, Zigana Dağı, Limni Gölü, Yedi göller, Tarihi köprüler bunlardan bazılarıdır.
GEZİLECEK YERLER
Gümüşhane Evleri
Ana yapı malzemeleri taş, kerpiç, ahşaptır. Evlerin plan olarak arz ettikleri şema ortada bir avlu ve iki yana dizilmiş mekanlardan meydana gelmiştir. Evlerin alt katları ailelerin günlük ihtiyaçlarını karşıladıkları mutfak, banyo, wc, kiler ve günlük yaşamın diğer mekanlarından oluşur. Üst katlar ve çatı katı ise yatak odası ve misafir odaları şeklinde düzenlenmiştir. Evlerin dış görünümü doğal peyzaja olağanüstü uyum sağlamaktadır. Günümüz mimarisine örnek olacak tip ve güzelliktedir.
Sarıçiçek Köy Odaları : Gümüşhane Sarı çiçek Köyünde bulunan odalar şehir merkezine 27 km mesafededir. Odalar Hacı Ömer Ağa tarafından yaptırılmıştır. Köye gelen misafirlerin ağırlanması için yaptırılan odalar 200 yıllık tarihe sahiptir. Odalar ahşap işlemeleri , renga renk boyamaları ile ilk günün tazeliği ve zerafeti ile halk sanatının gücünü yansıtmaktadır.Çekici işleme motifler,ahşap işlemeler birbirine çivisiz bir teknikle monte edilmiş ,perde motifleri hatırlatan parçalı rokoko tarzında stilize yapraklardan ibaret bir ahşap süsleme kullanılmıştır. Yapıtlar rokoko ve Ampir üsluplar yanında yer alan klasik üsluplarda kullanılmış, Türk mimarisinin erken örneklerindendir.
Örenyerleri
Eski Gümüşhane: Harşit Irmağı’na dökülen, Musalla Deresi’nin yamaçlarında ve bugünkü kent merkezinin 4 km. güneybatısında bulunan ilk yerleşim yeridir. Zaha/Zanka daha sonra Argyropolis, Canca, Eskişehir adlarıyla bilinen yerleşimin ilk kuruluşuna ilişkin bilgiler kesin değildir. Yörede yaklaşık 35 kale kalıntısı bilinmektedir. Bunların Roma ya da Bizans dönemlerinde yapıldığı sanılmaktadır.
Santa Harabeleri: Yağmurdere bucağı sınırları içerisinde olup, merkez ilçeye 90 km. uzaklıkta bulunmaktadır. Yerleşimin 17. yüzyılda kurulduğu sanılmaktadır. Santa yerleşimi 9 mahalleden ve 300’ü aşkın yapıdan oluşmaktadır.
Satala Antik Kenti (Sadak Köyü): Kelkit ilçesinin 17 km. güneydoğusunda Sadak köyündedir. Yörede XV. Legio Apollinaris armalı tuğla parçaları bulunmasıyla, buranın antik Satala kenti olduğu kesinleşmiştir. Bizans tarihçisi Prokopius, kentin tepelerle çevrili bir ovada kurulduğunu, İmparator Iustinianus’un surları onarttığını bildirmektedir. Satala kenti, Roma Lejyon Kampı çevresinde kurulup, gelişmiş ve imparatorluk döneminde Latin kültür merkezi olmuştur. Satala Kalesi su kemerleri, tiyatro, agora ve diğer yapı kalıntıları kent ve çevresinde görülebilir durumdadırlar. Satala Kalesi’nin, Bizans İmparatoru Iustinianus tarafından onartıldığı bilinmektedir.
Kaleler
Canca Kalesi: Bu kaleye Vank köyünden ve Kale Deresi denilen vadiden gidilmektedir. Evliya Çelebi, Seyahatname’sinde bu kaleden bahsetmektedir. Kale, doğu-batı istikametinde arka arkaya üç bölümden oluşmaktadır. Ayrıca yüksek duvarlar ile takviye edilmiştir.
Kov Kalesi: Merkez ilçe sınırları içerisindedir. Gümüşhane-Erzincan karayolunun 21. km’sinde eski ismi Kov olan Esenyurt köyünün sınırları içindedir. Kaleye karayolundan ayrılan stabilize bir yolla ulaşılır.
Akçakale: Gümüşhane’nin Bağlarbaşı semtindedir. Kale olarak anılmakla beraber, küçük bir istihkam yeridir. Kale, bir kaya kütlesinden faydalanılmak suretiyle inşa edilmiştir. Daha sonra yapının üst kısmı tamamen yıkılmıştır.
Keçi Kalesi: Merkez ilçe sınırları içerisindedir ve Kale bucağından geçen transit yol üzerinde bulunmaktadır. Bu kaleye halk arasında Kokanes veya Koans da denir. Kale, çok sarp bir kayalık üzerinde yer almaktadır. İhtişamlı bir görünüşe sahip olan bu kalenin iki yolu vardır. Kaleye giriş doğudandır. Kale, doğu ve batı tarafından yüksek kalelerle takviye edilmiştir. Kale içerisinde bulunan iki yapı dikkati çekmektedir. Toprak seviyesinden biraz yüksekte olan yuvarlak kemerler dikdörtgen şeklindeki mekânlara aittir. Arka arkaya bulunan bu iki yapının aydınlığı sağlayacak hiçbir penceresi mevcut olmadığından, bunların zindan olarak kullanıldığı tahmin edilmektedir. Kalede ayrıca vadiye inen gizli su yolları da mevcuttur.
Torul Kalesi: Torul ilçesinde bulunan kalenin hangi devirde yapıldığı bilinmemekle birlikte, Cenevizliler döneminde yapıldığı sanılmaktadır. Uzun Hasan’ın ölümünden sonra Fatih Sultan Mehmet tarafından alındığı bilinen kalenin sur duvarlarından bir bölümü ayaktadır.
Gümüşkaya Kalesi: Dibekli köyünün kuzeyinde dağlar arasındadır. İki dağ arasına açılmış girişin üzerindeki yazıt yeri boştur. Kalenin yakınındaki kayalarda gözcü kuleleri, kale içinde düzgün tabanlı, duvarlarında nişler bulunan küçük bölmeler vardır. Yapının çevresinde taş basamaklar yuvarlak bir yapı kalıntısı ve su deposu bulunmaktadır. Burada çeşitli dönemlerden çanak, çömlek, çini parçaları, cam gereçler, gözyaşı şişeleri, ikonlar ve takılar bulunmuştur.
Gümüştuğ (Avliyana) Kalesi: Torul ilçesine 30 km. uzaklıkta Gümüştuğ köyündedir. Irmağın her iki yakasındaki kalıntılarda Bizans döneminden silahlar, “Konstantinata” basımlı sikkeler bulunmuştur. Sol kıyıda bulunan kalede, 1,5 m. yükseklikte, biçimlendirilmiş beş sütunun, bir tapınağın kalıntıları olduğu bilinmektedir.
Camiler ve Kiliseler
Süleymaniye Camisi: Eski Gümüşhane yerleşim yerinde, Süleymaniye Mahallesi’ndedir. Kanuni Sultan Süleyman’ın yaptırdığı cami, onarımlar yüzünden özgünlüğünü yitirmiştir. Selçuklu geleneğini sürdüren dikdörtgen planlı yapı, mihrap önüne dikey uzanan üç neften oluşmaktadır. Kalın, silindirik gövdeli minare sağlamdır. Geçmişte 6 ahşap direğin taşıdığı düz toprak dam değiştirilmiş, çatıyla örtülmüştür. Camiye bitişik medrese günümüze ulaşamamıştır.
Küçük Cami: Eski Gümüşhane yerleşim yerinde Süleymaniye Camii’nin arkasında bahçeler içindedir. Yapımıyla ilgili bilgiler kesin değildir. 12. yüzyıl başlarında Danişmendlilerin yöreye gelişlerinden sonra yapıldığı sanılmaktadır. Kare planlı, tek kubbelidir. Yaklaşık 10 m. yüksekliğindeki kubbe küçük taşlarla örülmüştür. Kapı ve pencereler yuvarlak kemerlidir. Sivri kemerli mihrap, gri renkte taştan yapılmıştır.
Hagios Georgios Manastır Kilisesi: Hutura köyüne giden yolun sağında, tepe üstünde manastır kalıntısı ve kilise vardır. 14. yüzyılın ilk yarısında Trabzon Prensi Aleksios Komnenos yaptırmıştır. Kilise 1509′da keşiş Ananias, 1624′te Georgios Stratilatis tarafından onartılmıştır. Ayrıca Sultan II. Abdülhamit döneminde onarıldığını gösteren yazıtı da vardır. Haç planında, kubbeyle örtülü bir yapıdır. Apsis önüne yerleştirilen birer payeyle doğu-batı yönüne genişleme göstermiştir. Haç kolları beşik tonoz örtülüdür. Ana ve yan yüzler yarım sütunçelerle üç bölüme ayrılmış, bu bölümlere yuvarlak kemerli pencereler açılmıştır. Batı yönünde, ortada üstü kapalı sütunlu ana giriş vardır. Yapı, bitki (üzüm, kıvrık dal, palmiye), halat, ejder motifleri ile bezelidir. Pencere üstlerinde İsa’nın monogramları ve Aziz Georgios’un simgeleri işlenmiştir.
Ayvalos Kilisesi: Kilise, merkez ilçe sınırları içerisinde olup, Mescitli köyünden Arnavutlu Yaylası’na giderken yolun sağında yer almaktadır. Küçük, dikdörtgen planlıdır. Kapısı düz olup, üzerinde beşik tonozlu alınlığı vardır. İç duvarlardaki freskler halen belli olmakla birlikte, genelde tahrip olmuştur.
Çakırkaya (Kalur) Kaya Kilisesi: Şiran ilçesinin Çakırkaya köyündedir. Kaya kütlesinin düzgün ve özenli bir işçilikle oyulmasıyla oluşturulmuştur. Doğu-batı yönünde üç nefli bazilika planındadır. Öbür yan duvarlarda yalancı kemerlerle devinim sağlanmıştır. Kilise önünde odalar, bitişiğinde bir kaya şapeli vardır. Ancak planı ve mimari öğelerinin Trabzon kiliseleriyle benzerliği göz önüne alınarak 14. yüzyıla tarihlendirilmektedir. Ortadaki sütunlar yıkılmış durumdadır. Kaya kilisesi olması açısından ilginç bir örnektir.
Panaghia (Meryem Ana) Manastır Kilisesi: Torul ilçesinin, Büyük Çit Vadisinde, Çit Deresi’nin sol tarafındaki yamaç üzerindedir. Yüksek duvarlarla çevrili avlu ve kilise kalıntısı görülebilir. Khaldea Metropolitliği’ne bağlı 7 kiliseden biridir. Kiliseyi ilk kez 890-900 tarihleri arasında üç keşişin kurduğu bilinmektedir. Daha sonra Trabzon Komnenosları döneminde ve 19. yüzyılda onarılmıştır. Haç planlı yapının daire biçiminde üç apsisi vardır. Ana mekânı örten kubbe, Trabzon Ayasofya Kilisesi’ndekine benzemektedir.
Olucak (İmera) Manastır Kilisesi: İl merkezine 15 km. uzaklıktaki Olucak köyündedir. Olucak (İmera) köyü eski yerleşimdir. Manastır, yerleşim yerinde günümüze en sağlam gelen yapılardan biridir. köye hâkim geniş bir alana yapılmıştır. Bahçe duvarının kuzey bölümünde şapel ve bir kaç odacık bulunmaktadır. Yazıtında 1350 tarihinde yaptırıldığı belirtilmekle birlikte 19. yüzyıl içinde onarım gördüğü sanılmaktadır.
Sanata Çakallı Kilisesi: Çakallı (Yaylaköy) yerleşim yerinin merkezinde yer almaktadır. Kilise üç nefli ve bazilika planlıdır. Kilisenin ana taşıyıcı duvarları genelde sağlamdır. Örtüsü tamamen yıkılmıştır. İki girişten biri batıda diğeri ise kuzeydedir. Işıklandırma dengeli bir biçimde yan duvarlar ve apsislere yerleştirilmiş pencerelerle sağlanmıştır. Köşelerde yontu taşı kullanılmıştır. Kilise 19. yüzyıl mimari özelliklerini taşımaktadır.
Pavrezi Şapeli: Merkez ilçe sınırları içerisinde bulunan şapel, Mescitli (Beşkilise) köyü yakınında Pavrezi’dedir. Küçük boyutlarda, dikdörtgen planlı, tek nefli bir yapıdır. Apsisin beşik tonozunda 1405′de yapıldığını gösteren yazıtı vardır. Yapı, iç duvarlarını süsleyen freskleri ile ünlüdür. Bu duvar resimlerinde, İncil’den alınan sahneler ve kilise büyükleri canlandırılmıştır. Bunlar son dönem Bizans resminin başarılı örnekleridir.
Santa Kiliseler Grubu
Köprüler
Tohumoğlu Köprüsü: Gümüşhane-Erzurum yolunda Tohumoğlu kesimindedir. Selçuklu dönemine ait olduğu sanılmaktadır. Küçük taşlardan yapılan ve iki gözlü hafif sivri kemerli bir köprüdür.
Gümüşkaya (Kodil Bahçe) Köprüsü: Gümüşkaya yolu üzerindedir. Tek gözlü ve kesme taştan yapılmıştır. Hafif sivri kemerlidir ve günümüzde hala kullanılmaktadır.
Meryem Ana Köprüsü: Büyük Çit Vadisi’nde ve Çit Deresi üzerinde aynı adı taşıyan iki köprü vardır. Her iki köprünün de Meryem Ana Kilisesi’ne ulaşımı sağlamak amacıyla yapıldığı sanılmaktadır. Hafif sivri kemerli, küçük taşların dizilmesi ile yapılan köprü tek ve geniş gözlüdür. Günümüzde de kullanılmaktadır.
Gümüşhane Köprüsü: Gümüşhane’nin merkezinde Harşit Çayı üzerinde Köprübaşı denilen yerde iki caddeyi birbirine bağlayan köprü, biri büyük diğeri küçük iki gözden oluşmaktadır. Yontma taşlarla inşa edilen köprünün iki gözünün ortasında yapılış kitabesi vardır. Mermer üzerine sülüsle yazılan kitabeye göre, 1575’te Ferruh Zad oğlu Halifi tarafından yaptırılmıştır. Bu tarih III. Sultan Murat’ın saltanat günlerine tesadüf etmektedir.
Kamberli Köprüsü: Gümüşhane’nin Canca Mahallesi’ndedir. Harşit Çayı üzerinde yer alan köprü, tek gözlüdür ve yontma taşlarla inşa edilmiştir. Kısmi bir onarımdan geçirilen bu köprünün kitabesi yoktur.
Ardesa Köprüsü: Torul ilçe merkezinde bulunan köprü 1890 senesinde kesme taştan yapılmıştır. Dere yatağı içinde bulunan iki ayak ve kenarlardaki ayaklar üzerinde yükseltilmiştir. Ayaklar arasında yuvarlak kemerler bulunmaktadır. Köprü korkulukları da kesme taştan yapılmıştır.
Mesire Yerleri
Limni Gölü: (Soğuksu Ormaniçi Dinlenme Yeri ) Torul İlçesi Zigana köyünde bulunan Limni krater gölü ve çevresi sahip olduğu zengin flora ve faunası yanında özel klima özelliğine sahip havası, 200 ün üzerinde barındırdığı endemik bitki çeşidi ile sağlıklı , huzur verici, tatil ve kamp-karavan imkanı sunan, olağanüstü doğa güzelliği sunan bir mekandır.
Limni gölüne Gümüşhane’ ye 25 km. olan Torul İlçesine Gidilerek ulaşılmaktadır.
Tomara Şelalesi: Şelale Doğu Karadeniz Bölgesi Gümüşhane İli Şiran İlçesine 25 km mesafede bulunan Seydibaba Köyündedir.
Tomara Şelalesi adeta kayaları patlatarak 15-20 m. genişliğinde bir alandan çıkarak yaklaşık 25-25 metre yükseklikten yatağına dökülmektedir. Şelale ve çevresinin zengin flora ile oluşturduğu uyumlu peyzajı görülmeye değer güzelliktedir.
Şelale çevresinde yeme içme ve dinlenme öncü tesisleri bulunmaktadır.
Korunan Alanlar
Artabel Gölleri Tabiat Parkı
Tabiat Anıtları
Mağaralar
Gümüşhane’nin jeolojik yapısından dolayı çok sayıda irili ufaklı mağara vardır. Karaca, Arılı, Kartalkaya, K. Ardıçlı, Ambela, Köprübaşı, Taşbaşı, Altıntaş, Yaylım , Üstüaçık, Cingora, İnönü , Kabanbaşı, Mamatlar, Arsa, İkisu, mağaraları önemlilerindendir.
Karaca Mağarası
Gümüşhane Yaylaları
Zigana Turizm Merkezi – Zigana Yaylası
Ulaşım: Gümüşhane – Trabzon yolunun 60 kilometresinde bulunan Zigana tünelini geçtikten sonra doğuya 3,5 km. stabilize yolla ulaşılır. Zigana’ya Trabzon merkezden 112 km. asfalt yolla ulaşılabilir.
Özellikler: 2. 032 m. yükseklikteki Zigana yaylası aynı zamanda kayak merkezidir. Her türlü alt yapı hizmeti tamamlanmış durumdadır.
Zigana, yaz aylarında çim kayağı, kış aylarında kayak turizmine elverişli ender beldelerimizden biridir. Nemli deniz iklimi ile kara iklimi arasında çok ilginç bir bölgemizdir.
Zigana yaylasından 3 km. patika yolla ulaşılan Limli (Saranoy) gölü görülmeye değerdir. Limli gölüne araç ile Kalkanlı köyü içinde geçen 11 km. asfalt, 8 km. toprak yolla ulaşabilir. Kalkanlı köyünde, elektrik, su, PTT bulunmaktadır. Yaz kış, bakkal, kasap, manav, kır kahvesi işletilmektedir.
Konaklama-Yeme-İçme: Kayak merkezi olarak kullanıldığından, yaylada her türlü konaklama ve yeme-içme yerleri bulunmaktadır.
Şiran – Tomara Şelalesi
Ulaşım: Şiran ilçesinin 14 km. güney-batısında stabilize yolla ulaşılan Tomara şelalesinin 2 km. yakınındaki Seydibaba köyüne kadar dolmuşlarla gidilebilir. Seydibaba Köyü ile Tomara şelalesi arası bir kilometredir.
Özellikler: Bir kaynaktan çıkan çok miktarda suyun 8 m. yükseklikten dereye akmasıyla oluşan Tomara şelalesi suyu, oldukça soğuktur. Bakir durumdaki Tomara şelalesi çevresi gürgen, fındık, meşe türü yeşil bitki örtüsü ile kaplıdır.
Tabiatın insan eliyle bozulmadığı, bahçeler içindeki Seydibaba köyünde, Tomara Şelalesi yakınında kamp kurulabilir, kırsal yaşamı bütün canlılığı ve sadeliği ile yakından tanınabilir.
Konaklama-Yeme-İçme: Bakir durumdaki Tomara Şelalesi civarında herhangi bir tesis bulunmamaktadır. Konaklama için kamp malzemeleri getirilmelidir. Temel ihtiyaç malzemeleri yakındaki Seydibaba köyünden temin edilebilir.
Altıntaşlar (Kalis) Yaylası
Ulaşım: Yaylaya, Gümüşhane – Torul yolunun 15. kilometresinden güneye, Şiran yoluna dönülerek, Hasköy, Gülaçar Köyü üzerinden 40 km. asfalt, 12 km. toprak yolla ulaşılır. Gümüşhane’ye toplam uzaklığı 67 kilometredir. Yaylaya, Gümüşhane – Şiran yolunun 40 kilometresinden batıya bol soğuk suya ve gür manzaraya sahip Altıntaşlar deresi boyunca toprak yolu takip ederek de ulaşılabilir.
Özellikler: Kısmen alt tapısı tamamlanmış olan yaylanın içinden dere geçmektedir. Altıntaşlar deresinde bol miktarda alabalık bulunmaktadır. Eskiden yaylada altın madeni çıkarıldığı söylenmektedir.
Yaylaya 6 km. mesafede bulunan Altıntaşlar mahallesinde bakkal, kasap, kır kahvesi ve lokanta bulunmaktadır.
Konaklama-Yeme-İçme: Bakir durumdaki yaylada konaklama için kamp malzemeleri getirilmelidir. Temel ihtiyaç malzemeleri yakındaki Altıntaşlar mahallesinden temin edilebilir.
Çam Piknik
Ulaşım: Gümüşhane- Bayburt yolundan 2,5 km. ilerledikten sonra güneye (sağa) dönülerek 15 km. toprak yol takip edildiğinde Çam Piknik’e ulaşılır. Gümüşhaneden minübüs bulunabilir.
Özellikleri: Elektrik ve su mevcut olup orman içinde kamp ateşi ocakları, çöp toplama yerleri, çeşme ve WC bulunmaktadır. Köknar, ladin, kızılağaç ve yabani fındıktan oluşan yoğun orman dokusuna sahip Çam Piknik, yöre halkı tarafından mesire yeri olarak kullanılmaktadır.
Konaklama-Yeme-İçme: Konaklama için kamp malzemeleri, yeme-içme ihtiyaçları getirilmelidir
Sportif Etkinlikler
Gümüşhane, bol oksijen, gümrah ormanlar ve bu ormanlar arasında gizlenmiş gizemli yaylalara sahiptir. Bu yaylaların bir çoğunda kamp ve karavan yapılma imkanı vardır. Zigana, Taşköprü, Kazıkbeli, Kadırga, Artabel, Erikbeli yaylalarında bu konudaki bütün imkanları sunmaya hazırdır. Bu yaylalar trekking yapmaya elverişli parkurlara sahiptir.
Gümüşhane’ye 40 km mesafedeki Zigana’da kayak merkezi bulunmaktadır.
Zigana Kayak Merkezi
Kuş Gözlem Alanı
Gümüşhane İlinin de sınırları içerisinde olduğu Doğu Karadeniz Dağları, Türkiye’de Avrasya Yüksek Dağlık (Alpin) biyomunu temsil etmesi dolayısıyla önemli kuş alanları statüsü kazanan tek alandır.
COĞRAFYA
Gümüşhane ve çevresi, Doğu Anadolu ile Karadeniz Bölgesi arasında bir geçiş noktası oluşturmaktadır. Bu özellik bitki örtüsünde de görülmektedir. Yükseltinin 1500 metreyi aştığı kesimlerde kızıl çam, kayın, ardıç ve meşe türlerinin hakim olduğu orman kümeleri bulunur.
İlde av hayvanları çeşitli ve boldur. Kış aylarında kınalı keklik, tavşan, tilki, ayı, domuz, toy, ördek, bağırtlak, kır hindisi, bıldırcın avları yapılmaktadır.
Genel olarak Gümüşhane’de iklim yazları oldukça kurak kış ve bahar ayları yağışlı geçen bir karaktere sahiptir. Deniz seviyesinden yükseldikçe karasal iklimin özellikleri gözlenmektedir.
TARİHÇE
Gümüşhane yöresindeki arkeolojik buluntular, yerleşik yaşamın M.Ö. 3000 yıllarına dek uzandığını göstermektedir. Bölgede bilinen ilk halk M.Ö. 2. binin ortalarında ortaya çıkan Azzi ve Hayaşalardır. Bu nedenle, Gümüşhane’yi de içine alan bölgeye Azzi-Hayaşa ülkesi deniyordu. Yine M.Ö. 2. binde Mezopotamya’dan gelen Assurlu tüccarların, Gümüşhane ve yöresinde bulunan maden yatakları nedeniyle bölgeye ilgi duydukları bilinmektedir.
Hitit İmparatorluk döneminde de Gümüşhane çevresindeki gümüş yataklarının işletilmesiyle, bölge zenginlik kaynağı olma özelliğini sürdürmüştür. Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasından sonra bölgeye Urartular hâkim olmuş, M.Ö. 8. yüzyıl sonlarına doğru Kimmer-İskit akınları başlamıştır. Bu dönemde halkın büyük çoğunluğu yerini yurdunu bırakarak güneye ve batıya doğru göçe başlamıştır. Daha sonra yöreye sırasıyla Medler, Persler ve Pontos Krallığı egemen olmuştur. M.Ö. 1. yüzyılda bölgede Romalıların hâkimiyetinin yayıldığı görülmektedir. M.S. 395’te Bizans İmparatorluğu toprakları içerisinde kalan Gümüşhane, M.S. 7. yüzyılda Bizans-Hazar askeri işbirliğine konu olan topraklar arasındaydı.
M.S. 7. ve 8. yüzyıllarda Arap egemenliğine giren bölge toprakları, sonradan yeniden Bizans egemenliğine girmiş, 11. yüzyılda Saltuklular tarafından fethedilmiştir. 1461 yılında Fatih Sultan Mehmet Trabzon Rum İmparatorluğu’nu yıkarak yöreyi Osmanlı egemenliği altına almıştır. 7 Temmuz 1916’da Ruslar tarafından işgal edilen Gümüşhane, 15 Şubat 1918’de işgalden kurtarılmıştır.
NE YENİR
Gümüşhane ‘ de yemek kültürü de çok eskiye dayanmaktadır. Bugüne kadar Gümüşhane’nin yemek kültürü konusunda kapsamlı bir araştırma yapılmadı. Ancak bu gün mutfaklarındaki zenginlik, lezzet ve hamaratlık bunu göstermektedir.
Gümüşhane Mantısı, Kuşburnu çorbası, Zuluflu Çorbası,Un Herlesi Çorbası, Gavut Çorbası, Pağla Denlisi, Borani,Fıtfıt Haşılı,Patates Kavurması,Muhla, Yergök Dolması,Sütlü Haşıl,Lor Dolması,, Ekmek Aşı, Çıtma Fasulye, Kaygana, Siron, Erişte, Lemis,Erişti Tatlısı,Hasude Kuymağı, Kara Helva, Burma,(sini), Tel Helvası, Lalanga bilinen yemeklerindedendir.
Gümüşhane’den yemek tarifi
Kuşburnu Çorbası
Malzemeler:
500 gr. kuşburnu
1 yemek kaşığı tereyağ
2 yemek kaşığı un
1 lt. su
200 gr. kıyma
1 tatlı kaşığı tuz
1 tutam karabiber
kimyon ve nane
Hazırlanışı:
Ayıklanıp yıkanan kuşburnular 1 lt. suda 30 dakika kaynatılır. Daha sonra kevgirden ve tel süzgeçten geçirilir. Diğer taraftan kıyma içerine tuz, karabiber, kimyon katılarak fındık büyüklüğünde köfteler hazırlanır ve bunlar suda kaynatılarak pişirilir. Bir tencereye tereyağı ve un konulur. Un kavruluncaya kadar karıştırılır. Bu karışımın içine hazırlanan kuşburnu suyu ilave edilir. 15 dakika süreyle karıştırılır. Hazırlanan köfteler ilave edilir. Çorba bir müddet kaynadıktan sonra ocaktan alınır. Kızarmış yağa nane katılarak üzerine dökülür. Sıcak sıcak servis yapılır.
Siron
Malzemeler:
Un
tuz
su
süzme
tereyağı
ceviz
Hazırlanışı:
Derin bir kap içerisine bir miktar su konulur. Un, tuz ve su karışımı ile yufka yapılır. Yufkalar 3-4 cm. genişliğinde şerit halinde kesilir. Kesilen yufkalar katlanarak kurutulur. Kurutulduktan sonra düz tepsiye yan yana dizilir. Diğer taraftan süzme, su ile ezilir, ateşte ısınıncaya kadar pişirilir (kaynamamalı). Bu karışım sironun üzerine dökülür. Daha sonra eritilen tereyağı sironun üzerine dökülür. Ayrıca bir kap içerisinde ayıklanmış ceviz içi dövülerek üzerine serpilerek servis yapılır.
NE ALINIR?
Gümüşhane’de üretilen pestil-kömeyi ve kuşburnu ürünleri, Kelkit’ten zilli kilimi, Torul, Kürtün ilçelerinden Hereke tipi ipek ve yün halıları, ağaç işleri ürünlerini satın alınabilecek ürünlerdir.
YAPMADAN DÖNME
Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında yayla şenliklerinin heyecanını yaşamadan,
Taşköprü Yaylası’nda öğle yemeği yemeden,
Santa Harabelerinde binlerce yıllık tarihi koklamadan,
Zigana Dağı Kayak Evinde konaklamadan,
Trabzon-Gümüşhane Karayolu ana tur güzergahı üzerindeki yeme içme tesislerinde alabalık ve yöresel adlı yemekleri tatmadan,
Güzellik iksiri kuşburnu ürünlerini, pestil-kömeyi, ceviz içi gibi çerezleri, Kelkit’ten zilli kilimi, Torul, Kürtün ilçelerinden hereke tipi ipek ve yün halıları, ağaç işleri ürünlerini, Gümüşhane hatırası Gümüş işleme çeşitlerini almadan,
Doğal kan deposu dut pekmezini, Şiran Süt fabrikasında üretilen Gümüşhane kaşarını, El örgüsü kışlık yün çoraplarını almadan,
Tomara Şelalesini, Çakırkaya Taş Kilisesini, Kelkit Sadak (Satala) Antik Kenti, Çakırgöl, İmera Manastırını, Kazıkbeli Anıt Ağaçları ve Milli Parkı (faunasını) görmeden…
Dönmeyin.

Kilis İli Hakkında Genel Bilgiler

KİLİS İLİ HAKKINDA GENEL BİLGİLERİ:
Yüzölçümü: 1.243 km²
Nüfus: İlçe 101.818 (1985)
İl Trafik No: 79
Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bir sınır Şehri olan Kilis, tarihi höyükleri, kaleleri camileri ve kebapları ile görülmesi gereken bir ildir.
İlçeler:
Kilis (merkez), Elbeyli, Musabeyli, Polateli
GEZİLECEK YERLER
Ravanda Kalesi: Kale Kilis’in 24 km. kuzeyinde bulunan Polateli ilçesine bağlı Ravanda Köyünün yanındadır. Etrafı açık, ufuklara hakim bir dağın sivri tepesine kurulmuştur.Dağın tepesi oyulmak suretiyle yapılan kalenin bugün ayakta kalan kısmı, iç kaledir.
Oylum Höyük: Anadolu, Suriye, Mezopotamya arasında yer alan oldukça büyük bir höyüktür. Stratejik bir konumda bulunan höyük, hemen her dönemde iskan görmüştür. Bakırtaş (Kalkolitik) Çağı’ndan Helenistik Döneme kadar kesin iskan gösteren Oylum Höyükte yapılan kazılar sonunda bölgenin tarihinin yanı sıra Ön Asya’nın da tarihi aydınlanmaktadır. İlde bunun dışında bir çok höyük bulunmaktadır.
Akpınar: Kalkerli bir toprak parçasının ortasından pırıl pırıl suların aktığı mesire yeridir Akpınar. Dört yanı zeytinlikler bağ ve meyve bahçeleriyle çevrilmiş, çimenden halılarla kaplı bu eşsiz tabiat güzelliği bahar ve yaz aylarında Kilislilerin akınına uğrar.
Söğütlüdere: İlkbahar ve yaz aylarında eğlence ve piknik yeri olarak kullanılan Söğütlüdere’ nin Kilis yaşamında ayrıcalıklı bir yeri vardır. Kuzey yamaçlarından Zoppun Deresi ve Akpınar kaynaklarından akıp gelen suların, yeşilliğe bürüdüğü Söğütlüdere, özellikle hafta sonlarında Kiliselilerin mutfak kültürüne özgü kebap ve yemek çeşitleriyle mükemmel bir ziyafet sofrası için önemli bir mekandır.
COĞRAFYA
Gaziantep platosunun güneybatısında yer alan Kilis’te yaklaşık 7600 hektarlık saha ormanlarla kaplıdır. Zeytin ve bağcılık başlıca tarım ürünleridir. Ayrıca bitki örtüsünde kızılçam, kermez meşesi, palamut meşesi, pınar meşesi, tespih ağacı, ardıç, sakız ağacı, melengiç, antepfıstığı ve sumak yer alır.
Kilis av hayvanları bakımından zengin bir potansiyele sahiptir.
İklim genel karakterleri itibariyle Akdeniz İklimi içinde yer alır. Yazın sıcak ve kurak, kışın soğuk ve yağışlı geçer.
TARİHÇE
Orta Tunç Çağı’na kadar uzanan eski bir yerleşim merkezi olan Kilis ve Çevresine Hurriler, Mintanni, Asur, Hitit, Pers, Makedonya, Roma ve Osmanlılar hakim olmuşlardır. Kilis 1995 yılında il olmuştur.
NE YENİR?
Geleneksel kültürü yansıtan yöresel yemeklerin tadı ve görüntüsü ile oldukça etkileyicidir. Kilis’te yapılan kebap çeşitleri özel baharatlarla tatlandırılarak dumanı üstünde servis yapılmaktadır.
Göl üzerinde bulunan restoranlarda yemek yemenin lezzetine ve pekmezin tadına doyulmaz
NE ALINIR?
Alışveriş merkezleri Kilis’e ait kültürel dokuyu yansıtan pek çok hediyelik eşyayı kapsamaktadır. Ayrıca yöreye ait pekmez çeşitlerinden katı veya sıvı pekmez alınabilir.
YAPMADAN DÖNME
Doğal güzellikleri ile ünlü Kilis’in mesire yerlerini gezmeden,
Kilis pekmezinin ve yöresel kebap çeşitlerinin tadına bakmadan,
İlde bulunan tarihi höyükleri, camileri ve Ravanda Kalesini ziyaret etmeden
…Dönmeyin.

Aksaray İli Hakkında Genel Bilgiler

AKSARAY İLİ HAKKINDA GENEL BİLGİLER:

İl Trafik No: 68

Aksaray, M.Ö. 8. bin yıla kadar uzanan tarihi, günümüze kadar hüküm süren çeşitli medeniyetlere ait kültürel varlıkları, tabii güzellikleri ve ticari bir merkez olması dolayısıyla hiçbir dönemde önemini yitirmemiştir. Kapadokya’nın kapısı konumundaki Aksaray, kültürel varlıkları yanında doğal zenginlikleri ile de ziyaretçilerine değişik ve ilginç tatil olanakları sunmaktadır. Orta Anadolu Bölgesi’nde, tarihi İpek Yolu’nun önemli merkezlerinden birisi olan Aksaray, günümüzde de doğu-batı ve kuzey-güney yönleri arasında uzanan ana bağlantı yollarının kavşağında yer almaktadır. Güzelyurt’u, Ihlara Vadisi, Sultan Hanı, Eğri Minare’si, kış sporları turizm merkezi ilan edilen Hasan Dağı ve Ziga Kaplıcaları ile Anadolu’nun ortasında çekici bir merkez konumuna gelmiştir.

COĞRAFYA

Aksaray, kuzeyden Kırşehir, doğudan Nevşehir, güney doğudan Niğde, kuzey batıdan Ankara ve batı ve güneyden Konya illeri ile çevrilidir.

Türkiye’nin ikinci büyük gölü olan Tuz Gölünün güneydoğusunda yer alan Aksaray ilinin yeryüzü şekillerini, Hasan Dağı, Melendiz Dağları ve Ekecik Dağı gibi eski volkanik dağlar ile bu dağlardan püsküren lavların meydana getirdiği platolar ve ovalar oluşturmaktadır.

Aksaray İlinde İç Anadolu iklimi olan karasal iklim özellikleri görülmektedir. Yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise soğuk ve genellikle karlı geçmektedir.

TARİHÇE

Kapadokya Bölgesi içinde yer alan Aksaray ili M.Ö. 8.binden itibaren iskan edilmiştir. Aşıklı Höyük, Akeramik Neolitik Döneme ait Anadolu’daki ilk köy yerleşimlerinden birisidir.Tarihi süreç içerisinde Aksaray çeşitli medeniyetlere beşiklik yapmıştır. M.Ö. 3000-2000 yılları arasında Asur Ticaret Kolonileri Devrinde en önemli ticaret merkezlerinden birisi kent merkezi yakınlarındaki Acemhöyük’tür. İlde daha sonra Hitit, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı Dönemleri yaşanmıştır.

M.S. I. yüzyılda havari Aziz Paul ve müridleri tarafından Anadolu’da yayılmaya başlayan Hıristiyanlık çok tanrılı Roma taraftarlarının büyük tepkisine neden olduğundan, ilk Hıristiyanlar korunmak amacıyla bu yöreye gelmişlerdir.

1142 yılında Selçuklu egemenliğine giren, 1923 yılında il olan Aksaray, 1933 yılında Niğde iline bağlı ilçe, 1989 yılında ise tekrar il olmuştur.


İLÇELER:

Aksaray ilinin ilçeleri; Ağaçören, Eskil, Gülağaç, Güzelyurt, Ortaköy ve Sarıyahşi’dir.

Ağaçören: Ağaçören ilçesi M.Ö. III ve VI y.y.’da Hititler zamanında yerleşim alanı olarak kullanılmış, daha sonra Bizanslılar zamanında Kapadokya sınırları içerisinde kalmıştır. Bu zamana ait belgeler ilçe sınırları içinde kalan Taşkale ve Kilise mevkilerinde ki kalıntılardan anlaşılmaktadır.

Eskil: Eskil, Tuz gölünün güneyinde Aksaray ili’ne 67 km. Konya ili’ne 115 km. uzaklıkta düz bir ova üzerinde kurulmuştur. Yüzölçümü 1601 km², nüfusu 22.212′dir. Eskil halkı genelde çifçilikle uğraşmakta olup, Buğday, arpa ve şekerpancarı yetiştirmektedir. Ortakuyu, Köşk, Çukuryurt, Hacıeyvatlı (höyüklü), Mutlu, Culfa, Sarsak, Tosun yaylalarında höyükler mevcut olup, buralardan mimari eser döküntüleri, insan, ilah ve ilahe heykelleri kalıntıları çıkmaktadır. Bizanslılardan kalma tiyatro yeri kalıntıları günümüzde mevcuttur.

Gülağaç: Aşıklı Höyükte Mamasun Barajı nedeniyle yapılan kurtarma kazılarında yörede M.Ö. 8000 yıllarında insan topluluklarının yaşadığı tespit edilmiştir. Gülağaç’a bağlı Saratlı ve Camiliören köylerinde yeraltı şehirleri bulunur.

Güzelyurt: Günümüzde “Yüksek Kilise” olarak bilinen “Analipsis Tepesi” ve civarında çok miktarda işlenmiş obsidiyenden (volkanik cam) yapılmış taş baltalar ve seramik parçalarına rastlanması, burada “Kalkolitik Çağı” insanının yaşadığını göstermektedir.

Manastır Vadisi, Ihlara Vadisi, Analipsis Tepesi civarındaki “Peri Bacaları”, Göreme ve Zelve gibi Kapadokya Bölgesi yüzey şekillerine iyi bir örnektir. Deniz seviyesinden 1485 m. yüksekliktedir. Burada tam bir yayla havası hüküm sürer.

Ortaköy: İlçede yapılan kazılarda elde edilen buluntular buraların Eski Tunç Çağı’na uzanan tarihini ortaya çıkarmıştır. Büyük Türk mutasavvıfı Yunus Emre’nin türbesi Ortaköy’ün Sarıkaraman kasabası yakınlarındaki Ziyaret Tepesindedir.

GEZİLECEK YERLER

Müzeler ve Örenyerleri

Müzeler

Aksaray Müzesi

Örenyerleri

Acemhöyük – Merkez/Yeşilova

Aşıklıhöyük – Gülağaç/Kızılkaya

Belisırma – G.Yurt/Belisırma

Ihlara – G.Yurt/Ihlara

Manastır Vadisi – Güzelyurt

Nora – Merkez/Helvadere

Selime – G.Yurt/Selime

Nora (Viranşehir) Antik Kenti

Aksaray’ın 30 km. güneyinde Hasan Dağı’nın eteğinde kurulmuş olan antik Nora kasabası stratejik mevkide önemli bir askeri merkezdir. Roma ve Bizans dönemlerinde önemini koruyan kasabada bugün birçok kilise bulunmaktadır. Ayakta kalan yapılar Bizans dönemine aittir. Bu kiliseler kısmen tahrip olmuşsa da çeşitli freskler halen göze çarpmaktadır.

Aşıklı Höyük

Aksaray’ın 25 km. güneydoğusunda yer alır. 1989 yılından beri arkeolojik kazılar yapılmaktadır. Aşıklı Höyük Anadolu’da Akeramik Neolitik Dönem’e (günümüzden on bin yıl önce) ait en eski “ilk köy yerleşimlerini” sergileyen önemli ören yerlerinden biridir.

Musular

Höyük Aksaray’ın yerleşim tarihinin Aşıklı Höyük’ten sonraki en eski örneklerinden birini oluşturan Musular Höyük, Gülağaç ilçesi Kızılkaya köyünde, Melendiz Irmağı’nın batısında yer almaktadır.

Musular’a ilk kez günümüzden 8000 yıl önce yerleşildiği saptanmıştır. Şimdiye kadar iki ana dönem tespit edilmiştir. Bunlardan ilki prehistorik terminolojide “çanak çömleksiz neolitik” olarak adlandırılan akeramik dönemdir.

Sonraki yerleşme evresi “çanak çömlekli” evreye aittir. Bu dönemde yerleşenler önceki yapı kalıntılarını düzlemiş, bunun üzerine kalınca sarımsı renkte bir toprak tabakası sermiş ve bu düzlem üzerine kendi yapılarını inşa etmişlerdir.

Acemhöyük

Aksaray’ın 18 km. kuzeybatısında Yeşilova’dadır. M.Ö. 3000 yılında iskân görmüş, en parlak devrini M.Ö. 2000-1750 yıllarında yaşamıştır. Şehrin o zamanki ismi kesin olarak bilinmemekle beraber, yerli ve yabancı bilim adamları tarafından Puruşhanda olduğu sanılmaktadır. 1948 yılından itibaren sistemli bir şekilde devam eden kazılar neticesinde Höyükte Assur Ticaret Kolonileri dönemine ait büyük bir saray ve deposu ortaya çıkarılmıştır. Üçüncü katta açığa çıkarılmış olan iki saray yapısı yalnız Acemhöyük için değil, Anadolu mimarlık tarihi açısından da önemlidir.

Ihlara Vadisi : Bugün görülebilir 14 durumda kilise mevcuttur. Bunlardan 10 kadarı canlılığını ve renk uyumunu korumaktadır ve halen gezilebilmektedir.

Vadi, doğal yapısı itibariyle 9. yüzyıldan itibaren keşişler ve rahipler tarafından çok uygun bir inziva ve ibadet yeri, savaş döneminde ise dinlenme, korunma yeri olarak kullanılmıştır. Vadide yer alan kiliselerde “Hz. İsa’nın Doğumu”, “Müjde”, “Ziyaret”, “Mısır’a Kaçış”, “Son Akşam Yemeği” gibi İncil’de geçen konular fresko tekniğindeki resimlerde betimlenmiştir.

Ihlara Vadisi’ndeki kayalara oyulmuş freskli kiliseler, korunarak yeryüzünde eşine rastlanmayan bir tarihsel ve dinsel miras olarak günümüze dek varlıklarını sürdürmüşlerdir.

İlk çağlardan itibaren tabiatla tarihin bir arada bulunduğu Ihlara Vadisi’ndeki kiliselerin resim tekniği iki kısma ayrılır. Ihlara civarındaki kiliseler Kapadokya tipi diye bilinen sanat özelliklerini gösterir.

Yer Altı Şehirleri : İldeki yer altı şehirleri genellikle Güzelyurt ve Gülağaç ilçelerinde yoğunluk kazanmakla birlikte, gerek merkez ilçe ve gerekse Ortaköy’de de yer altı şehrine rastlamak mümkündür. Güzelyurt ilçe merkezi ve Manastır Vadisi’nde 3 adet açık yer altı şehri vardır. Gülağaç ilçesinde Saratlı Yer Altı Şehri ziyarete açılarak, aydınlatılmıştır.

Camiler, Türbeler, Kiliseler

Ulu Camii, Eğri Minare (Kızıl Minare), Tapduk Emre Türbesi (Tapduk Emre Köyü), Şeyh Hamid-i Veli (Somuncu Baba) Türbesi (Merkez), Kılıçarslan Türbesi (Merkez) : Şeyh Cemaleddin-i Aksarayi İtifakhanesi, Çilehanesi ve Mescidi Aksaray’ın en önemli cami ve türbeleridir.

Aksaray Cami, Türbe ve Kiliseleri

Ulu Cami (Karamanoğlu Cami-Merkez)

Yığma bir tepe üzerinde bulunan caminin kitabesinde, 1408-1409 yıllarında Karamanoğlu Mehmet Bey tarafından Mimar Mehmet Firuz Bey’e yaptırıldığı yazılıdır.

Tipik bir Karamanoğlu eseri olan caminin en önemli özelliği; abanozdan yapılmış, Selçuklu devri ahşap işçiliğinin şaheser bir örneği olan minberidir.

Eğri Minare (Kızıl Minare-Merkez)

Selçuklu dönemine ait olup, 1221-1236 yılları arasında yapıldığı sanılmaktadır. Kırmızı tuğladan yapıldığı için Kızıl Minare olarak anılmaktadır.

Taptuk Emre Köyü ve Türbesi (Taptuk Emre Köyü)

Aksaray ilinin kuzeyinde 20 kilometre mesafede bulunan köy, küçük Ekecik Dağı’nın eteğinde kurulmuş olup Taptuk Emre’ye ait olduğu söylenmektedir.

Dağ eteğinin en üst kısmında ise son yıllarda yeniden çevre düzenlemesi yapılan cami ve türbe bulunmaktadır. Taptuk Emre’ye ait olduğu söylenen mezar bozulmadan üst kısmına taş sanduka yapılmıştır.

Yunus Emre Türbesi (Reşadiye Köyü-Ortaköy)

Aksaray ilinin Ortaköy ilçe merkezine 20 km mesafede Reşadiye köyündedir. Türbenin bulunduğu tepe, halk tarafından ziyaret tepesi olarak bilinmektedir.

Kaya Cami (Güzelyurt)

Güzelyurt ilçe merkezindedir. XIV. yüzyıldan kalmış olduğu sanılmaktadır.

Selime Sultan Türbesi (Selime Köyü)

Selime köyünde bulunan türbe, gerek mimari, gerekse dekoratif yönden erken devir özelliklerini göstermektedir. Türbede taş ve tuğla işçiliği iç içedir. Mimari stili ve malzemeleri yönünden XIII. yüzyılın başlarına tarihlenmektedir.

Kilise Cami (Aziz Gregorius Kilisesi) (Güzelyurt)

Güzelyurt ilçe merkezindeki Hıristiyanlık dönemi eserlerinden olup, Ortodoks alemi için büyük önem taşımaktadır. M.S. 385 yılında kapalı haç planında inşa edilmiştir. Daha sonra çeşitli ilave ve tamiratlarla değişikliğe uğrayan kilisenin, çan kulesi minare haline getirilerek camiye çevrilmiştir.

Aziz Anargiros Kilisesi (Güzelyurt)

Güzelyurt ilçe merkezindedir. Kapalı haç planında olan kilise, kubbeleri ve kolonlorı dahil olmak üzere tümü kayaya oyularak yapılmıştır.

Kilise, son olarak 1884 yılında tamir görmüştür. Kubbesindeki 1887 tarihinden, fresklerinin onarımından üç yıl sonra yapıldığı anlaşılır. Günümüzde Vatikan’dan buraya gelip hacı olanlar vardır.

Aziz Anargiros’un yortu günü olan 1 Kasım günleri kilisede hastalar büyük bir tören düzenleyerek sabahlara kadar dua etmektedir.

Sivişli Kilise (Güzelyurt)

Kasaba içinde kayadan oyma bir kilisedir. Kubbede, ortada Hz. İsa ile Hz. Meryem’in, kenarlarda havarilerin portreleri yer almaktadır.

Selime Katedrali (Selime)

Kayalara oyulmuş yüksek bir yerde olan katedral içinde iki sıra halinde sütunlar mevcuttur. Bu sütunlar katedrali üç sahana ayırmıştır.

Kale Manastırı Kilisesi (Selime)

Kapadokya’daki dini kuruluşların en büyüklerindendir. Manastır VIII. ile XIV. yüzyıl veya X. yüzyıl, kilisedeki figürlü freskolar ise X. yüzyıl sonu ile XI. yüzyıl başları arasına tarihlenmektedir. İsa’nın göğe çıkışı, müjde, Meryem gibi tasvirleri vardır.

Yüksek Kilise (Merkez)

Kızlar manastırı olarak bilinen kilise, dik kayalar üstüne taş oymadır. İl merkezine yaklaşık 3 km mesafededir.

Kızıl Kilise (Sivrihisar)

Kırmızı kesme taştan yapıldığı için Kızıl Kilise adını almıştır. Kilise V.-VI. yüzyıla tarihlenmektedir.

Antik Nora Viranşehir (Helvandere Kasabası)

Aksaray’ın 30 km güneyinde Hasan Dağı’nın eteğinde kurulan kasaba, Roma ve Bizans döneminin önemli yerleşimlerindendir. Kasabada bugün bir çok kilise kalıntısı bulunmaktadır. Ayakta kalan yapılar Bizans devrine aittir. Bu kiliseler kısmen tahrip olmuşsa da çeşitli freskler halen göze çarpmaktadır.

Ağaçaltı Kilisesi (Daniel, Pantanossa-Ihlara)

Ihlara Vadisi içerisinde, vadiye giriş merdivenlerinin güney kısmındadır. Freskolarda, vahiy, ziyaret ve doğum, Mısır’a kaçış, Hz. İsa’nın vaftizi ve Hz. Meryem’in ölümü işlenmiştir. Kubbede ise, göğe çekiliş sahnesi yer alır.

Pürenli Seki Kilisesi (Ihlara)

Kayaya oyulmuş dört bölümden oluşmaktadır. Narteks zemininde mezarlar mevcuttur. Freskolar X. yüzyıl başı ile XII. yüzyıl arasına tarihlenmektedir. Peygamberlerin kehaneti, Meryem ve piskoposlar, müjde, ziyaret, çobanların tapınması gibi, İsa’nın çocukluğu ve İncil’den çeşitli sahneleri konu alan tasvirleri önemlidir.

Kokar Kilise (Ihlara)

IX. yüzyılın sonuna veya XI. yüzyılın ikinci yarısına tarihlenen freskolarındaki konular oldukça zengindir. Son yemek, çarmıha gerilme, Mesih’in defnedilişi, göğe çekilme, havarilerin görevleri gibi zaman zaman konu bütünlüğü gösteren tasvirleri ilginçtir. Kilisenin iki mezar odasındaki süslemeler, kırmızı boya ile yapılmış ilk örneklerdir.

Eğritas Kilisesi (Ihlara)

Çok büyük bir tapınak ve vadinin en eski yapılarından olduğu anlaşılan kilisenin Meryem’e ithaf edildiği, doğu duvarındaki bir kitabede belirtilmiştir. İki melek arasında oturan İsa, iki melek ve altı piskopos arasındaki Meryem, Hz. Yusuf’un rüyası, Mısır’a kaçış, vaftiz, Kudüs’e giriş gibi tasvirlerin yer aldığı fresklerin oldukça yıpranmış olmalarına karşın, boyalarının çok renkli ve canlı oluşu dikkat çekmektedir.

Sümbüllü Kilise (Ihlara)

Manastır mekanları iki kat halinde kaya kütlesine oyulmuştur. Mikail ile Cebrail arasında Meryem, İsa ve fırında üç İbrani genci ile azizlerin tasvirleri vardır.

Yılanlı Kilise (Ihlara)

Kuzeyindeki ve güneyindeki dar haç kolları, tavanı kabartma bir haçla bezeli merkez mekanı çevreler. Çarmıhta İsa, Kudüs’e giriş, Mısırlı Meryem’in gömülmesi, ziyaret gibi tasvirler vardır.

Saint Georges Kilisesi (Kırkdamaltı Kilisesi-Belisırma)

Bölgedeki en yüksek kilise olup, 1283-1295 yılları arasında yapıldığı sanılmaktadır. Kilisenin kitabesi kilisenin tüm çevresini dolanmaktadır. Kilisedeki fresklerde incilin hikaye ettiği tüm konular ile Selçuklu Sultanı II. Mesud’un resmi tasvir edilmiştir.

Bahattin Samanlığı Kilisesi (Belisırma)

Tek koridorlu bir kilisedir. Kuzey ve batı yan duvarlara oyulmuş birer hücre ile güney duvara oyulmuş üç hücre kubbesi de beşik çatı şeklindedir.

Direkli Kilise (Belisırma)

Kilisenin içindeki kapıdan keşişlerin türbelerine ve kilisedeki görevlilerin ikametgahlarına gidilmektedir. Kilise üstündeki sütunlarda ikişer sıra halinde resimler vardır. Azizlerin ve Havarilerin iki taraflarında kitabeler görülür. Bir manastır kilisesi olup XI. ve XIII. yüzyıl lara tarihlenmektedir.

Ala Kilise (Belisırma)

Köyün kuzeyinde ve vadinin doğu yamacında kayaya oyulmuş bir kilisedir. Hıristiyanlığın serbest bir hale gelmesinden sonra yapılmıştır. Cephesinin üst kısmında Havarilerin ve azizlerin resimleri yer almaktadır. Doğum, Anastasis, Kudüs’e Giriş, Mısır, Meryem’in Takdis Edilmesi gibi tasvirler yer almaktadır.

Karagedik Kilisesi (Belisırma)

Dik kayaya yaslanmış otlarla örtülü bir tepe üzerinde kurulmuştur. XI. yüzyıl Bizans üslubunda yapılmış büyük bir kilise olup, Çanlı Kiliseyi andırmaktadır.


Hanlar

Alayhanı

Aksaray-Nevşehir karayolu üzerinde Alayhan köyü sınırları içerisindedir. Hanın ön ve avlu kısmı yıkılmıştır. II. Kılıçarslan döneminde Uçbeyi olan Pervane Bey tarafından yaptırıldığı tahmin edilmektedir.

Öresin Han

Aksaray-Nevşehir karayolunun 22 km.sinde, Selçuklulardan kalma bir handır. Orta kubbesi ve kapısı yıkılmıştır. Pencereleri mazgal şeklindedir. Altışar kemerli gözleri vardır.

Sultan Hanı

1228-1229 Yıllarında Alaaddin Keykubat tarafından yaptırılmıştır. Selçuklu devrinin mimari taş işçiliği ve süsleme sanatları bakımından şaheser bir örnektir. Ticari ve askeri açıdan önemli olan Konya-Aksaray yolunun emniyetini sağlamak için kurulmuştur. Yazlık, kışlık, mescid ve ahır bölümlerinden oluşan klasik Selçuklu hanları tipindedir.

Ağzıkara Han

Aksaray-Nevşehir karayolunun 15.km’sinde bulunan han, Osmanlı kaynaklarında Hoca Mesud Hanı olarak geçmektedir. Yapımı 1231 tarihinde Alaaddin Keykubat döneminde başlanmış, 1239 ‘da Gıyaseddin Keyhüsrev devrinde tamamlanmıştır. Hamamı, imareti, yazlık ve kışlık bölümleri ile tam teşekküllüdür. Hanın kapısı Selçuklu taş süsleme sanatının tüm özelliklerini gösterir.

Kaplıcalar

Ziga Kaplıcaları

Aksaray’da termal turizm denilince Ziga Kaplıcaları akla gelir. Aksaray’a 35 km. mesafede Ihlara yolu üzerindedir. Başta romatizma hastalıkları olmak üzere metabolizma bozuklukları, sindirim sistemi hastalıkları, deri hastalıkları, göz hastalıkları ve kadın hastalıkları ile nevralji, nefrit ve kırık çıkık vakalarına iyi gelmektedir.

Paşa Hamamı

Osmanlı devri eserlerindendir ve şehir merkezinde Zinciriye Medresesi yanındadır. II. Abdülhamit Seraskeri Hacı Ali Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kadın ve erkek kısımları vardır. Dört kubbelidir. Hamam ildeki taştan yapılmış tipik ve tek Osmanlı eseridir.

Kuş Gözlem Alanı

Eşmekaya Sazlığı Kuş Alanı ve Tuz Gölü Kuş Alanı Aksaray ili sınırları içinde bulunmaktadır.

Konya Kapalı Havzası

Sportif Etkinlikler

Dağ-Doğa Yürüyüşü

Hasandağı dağcılık ve kış sporları yapmaya elverişlidir. Halen yerli ve yabancı dağcı gruplarının rağbet ettiği Hasandağı’nda. Klimatizm, orman içi dinlenme alanı ve yaylacılık ile dağ bisikleti, atlı tur gezintileri ve doğa yürüyüşü yapılmaktadır.

Olta Balıkçılığı

Mamasun, Hirfanlı ve Kültepe baraj göllerinde tatlı su levreğiyle aynalı sazan balıkları yetiştirilmektedir. Yine çok sayıda bulunan göletlerde levrek, sazan, alabalık ve yayın balığı yetiştirilmektedir. Melendiz dağlarından doğan ve Tuz Gölüne boşalan Uluırmak’ta çok sayıda mercan balığı bulunmaktadır. Mamasun Baraj Gölünde yetiştirilen tatlı su ıstakozu (kerevit) yurt dışına ihraç edilmektedir.

NE YENİR?

Aksaray’da hububat üretiminin geniş bir alana yayılmış olması ile bundan yapılan yiyecekler, hayvancılığın gelişmiş olması dolayısı ile yemek kültürüne yansımış, bamya çorbası, çörek, şepe, erişte, kuskus, mayalı, dolma mantı, soğanlama, çiğleme,sarığıburma, höşmerim bilinen yöresel yemeklerdir. Helvadere kasabasının da alabalıkları lezzetleriyle ünlüdür.

NE ALINIR?

Türk halı dokumacılığının bugün Anadolu’da devam ettirildiği yerlerden birisi de Aksaray Taşpınar’dır. Taşpınar halılarının günümüze değin koruduğu özelliklerden bir tanesi atkı, çözgü ve düğüm iplerinin tamamen yün olmasıdır. İplerin renklendirilmesinde ise genelde doğal boya kullanılmaktadır.

Taşpınar halıları taban, kelle, çift somya, minder, namazlık, yastık, heybe ve eğerlik örtüsü adı verilen çeşitlerde dokunmuştur. Son yıllarda en çok yastık ve yen halısı denilen çift halı dokunmaktadır.

YAPMADAN DÖNME

Ihlara Vadisi, Güzelyurt’u gezmeden, Eğri Minareyi görmeden,

Helvadere de Alabalık – Ihlara Vadisinde Saç tavayı tatmadan,

Taşpınar Halısı almadan,

Ihlara Festivali ve Güzelyurt’ta 15 – 30 Ağustos ta düzenlenen Eski ve Yeni Gelveri Festivalini (Yörede yaşayan Yunanlıların Yöreyi ziyaretleri nedeniyle düzenlenmektedir.) izlemeden,

….Dönmeyin.